Kükürt kokusu, kükürdün kendisinin çoğunlukla S kükürt bileşikleri oluşturma eğilimi nedeniyle belirgin ve keskindir. Kükürt kokusu genellikle çürümüş yumurta kokusunu andırır. Hidrojen sülfür içeren ortamlarda, organik maddeyi parçalayan bazı bakteri türleri bulunduğundan, bu kokular kötü yumurta ya da çürümüş lahana kokusuna benzer. Kükürt kokusunun önemli bir uygulaması doğalgaz sektöründe kullanılır. Doğalgaz, tek başına renksiz ve kokusuz metan gazından oluştuğundan ve sızıntıları ölümcül sonuçlar doğurabileceğinden, içerisine kükürt kokulu bileşikler eklenerek kokulandırılır. Böylelikle kükürt kokusu, ölümcül olabilecek doğalgaz sızıntısı vakalarında hayati önem taşır.

Kükürt bileşiklerinden hidrojen sülfür de bozuk yumurta gibi çok kötü bir kokuya sahiptir. Bu gaz, laboratuvarlarda analiz işlemlerinde yaygın olarak kullanılır ve bu maddenin sürekli elde edildiği laboratuvarlar genellikle kötü kokar. Kükürdün yanması ile oluşan kükürt dioksit gazı, yünlü ve ipekli kumaşların ağartılmasında kullanılır ve bu gazın kokusu da hoş değildir.

Doğalgaz, renksiz ve kokusuz bir gaz olan metandan oluşur ve sızıntılar fark edilmediğinde ölümcül olabilir. Bu nedenle doğalgaza, sızıntıların kolayca fark edilmesini sağlamak için kükürt kokulu bileşikler eklenir. Bu bileşikler sayesinde doğalgazın sızıntısı hemen fark edilir ve gerekli önlemler alınabilir.

Kükürt bileşikleri, özellikle hidrojen sülfür, laboratuvarlarda yaygın olarak kullanılan kimyasallardır. Bu bileşiklerin kötü kokuları, laboratuvar ortamlarında sıkça karşılaşılan bir durumdur. Kükürt dioksit ise yünlü ve ipekli kumaşların ağartılmasında kullanılan bir gazdır ve kokusu hoş değildir.

Uzmanlar ve bilim adamları, kükürt kokusu gibi kokuların doğadaki çürük yiyecekleri ayırt etmemizde, düşük oksijen seviyeli atmosferi ve hatta yırtıcı hayvanların idrarını tespit etmede bize yardımcı olduklarını ortaya koyarak bu kokuların yararlarını ispatlamışlardır. Bu tür kokular, hayatta kalma içgüdülerimizi tetikleyerek tehlikeleri algılamamızı sağlar.